DEVAM: 147-148. Rükuda
Ve Secdede Dua
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
جَرِيرٌ عَنْ
مَنْصُورٍ
عَنْ أَبِي
الضُّحَى
عَنْ
مَسْرُوقٍ
عَنْ عَائِشَةَ
قَالَتْ
كَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يُكْثِرُ
أَنْ يَقُولَ
فِي
رُكُوعِهِ
وَسُجُودِهِ سُبْحَانَكَ
اللَّهُمَّ
رَبَّنَا
وَبِحَمْدِكَ
اللَّهُمَّ
اغْفِرْ لِي
يَتَأَوَّلُ
الْقُرْآنَ
Aişe (r.anha)'den;
demiştir ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rükuunda ve secdesinde
Kur'an'daki; ... ayetinin manasına yönelerek "Allah'ım, seni tesbih (ve
tenzih) ederim. Ey Rabbimiz (sana) hamdinle (hamdederim), Allah'ım, beni
bağışla" (tesbihini) çok okurdu.
Diğer tahric: Buharî,
ezan; tefsiru sure; Müslim, salat; Nesaî, tetbîk; İbn Ma-ce, ikame; Ahmed b.
Hanbel, VJ, 43, 49, 190.
AÇIKLAMA:
Her ne kadar
Müslim'deki rivayet Resul-i Ekrem'in bu duayı namazda mı yoksa namaz dışında mı
okuduğunu açıklamıyorsa da Ebu Davud'un bu rivayetinde ve Buharî'nin naklettiği
Hz. Aişe hadisinde namaz içerisinde okuduğu açıkça ifade edilmektedir. Nitekim
Müslim'in rivayet ettiği diğer bir hadiste şöyle buyuruluyor: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) “Allah'ı hamdine bürünerek tesbih eylerim, Allah’tan
mağfiret diler, O'na tevbe ederim" sözlerini çok söylüyordu.
Ben: "Ya Resulullah!
Görüyorum ki, "Allah'ı hamdine bürünerek teşbih eylerim, Allah'dan
mağfiret diler, O'na tevbe ederim" sözlerini çok söylüyorsun" dedim.
Resulullah (s.a.v.); "Rabbim bana ümmetim hakkında bir alamet göreceğimi
haber verdi. Ben onu gördüm mü Allah'a, hamdine bürünerek teşbih ederim.
Allah'dan mağfiret diler O'na tevbe ederim" sözlerini çok söyleyeceğim
işte o alameti gördüm: (Alamet şudur): "Allah'ın yardımı ile fetih (yani
Mekke'nin fethi) geldiğinde sen de insanların takım takım Allah'ın dinine
girdiklerini gördüğünde hemen rabbinin hamdine bürünerek teşbih et ve O'ndan
mağfiret dile. Çünkü Allah tevbeleri çok kabul edicidir"[Müslim, salat]
(Nasr Suresi).
cümlesine Buharî şarihi
Aynî "Kur'an'la amel ederdi" sözünden maksat mecazen Kur'an'ın bir
kısmıyla amel ederdi, demiştir. Yani; ayeti kerimesiyle amel etmek demektir.
"Yeteevvelü" kelimesi aslında bir şeye dönmek anlamına gelirse de
buradaki manası yukarıda geçen ayet-i kerimedeki emrin manasına dönüp ona
sarılmak ve onunla amel etmek demektir. Biz tercümemizde kavis içindeki
açıklamalarımızla bu manaya işaret etmek istedik,
Ayet-i kerimedeki
"fesebbih" emrinden Allah'ı teşbih manası anlaşılabileceği gibi,
"Allah'a ha m d et" manası da anlaşılabilir. Çünkü teşbih aynı
zamanda hamdetmek manasına da gelir. Bu durumda sadece "Sübhanellah"
veya "elhamdülillah" demekle bu emrin gereği yerine getirilmiş
olabilir. Ancak hadis-i şerifteki "sübhanekellahümme Rabbena ve bihamdik"
cümlesine bakılırsa, ayet-i kerimedeki emrin yerine getirilebilmesi için
teşbih ile hamdin birleştirilmesi gerektiği anlaşılır. Bununla beraber Resulullah'ın
namazındaki teşbih ve hamdleriyle ilgili bütün hadis-i şerifler bir arada
mutalea edilirse, hadiste.geçen bu teşbihini nafile namazlarda okuduğu
anlaşılır. Ancak Resul-i Ekrem'in bu teşbihleri vefatına yakın zamanlarda Nasr
Suresi nazil olduktan sonra okumaya başladığına bakılırsa, bu teşbihinin Nebi
(s.a.v.)'in kendine has bir teşbih olduğu da söylenebilir.[Bezlu'l-mechud, V,
150.]